İçerde dizisine nazar değdirdim
galiba. Niyesine gelmeden sizlerle başka birşey paylaşayım.
Hipnoza inanır mısınız?
Filmlerdeki gibi bir iki sözle hipnotize olmaya ya da yolda yürürken hemen
hipnotize olmaya inanmıyorum ama tedavi amaçlı olan görece olarak daha uzun bir
süreçle hipnotize olmaya inanıyorum. Bu inandığım hipnoz türünün ilk kuralı kişinin hipnoz
olacağına inanması ve hipnoz olmayı istemesidir. İkinci kural da hipnozda
kişinin kesin doğru olarak kabullendiği, inandığı şeylere aykırı telkinler de
bulunulmaması gerektiğidir. Çünkü o anda beyin ve dolayısıyla kişi hipnozdan çıkar.
Örnek vermek gerekirse; erkek olan bir kişiyi hipnoz ettiğinizde "Sen aslında bir kadınsın, erkek değilsin." denilirse kişi hipnozdan çıkar. Hipnoz konusunu araştırırken hipnoz tedavisi yapan bir doktor anlatmıştı bu iki kuralı bana. Peki niye mi anlattım bunları? Tekrar İçerde dizisine dönüyorum. Aman dikkat yazının
geri kalanı spoiler içerir.
Gazeteci kız doğası ve işi gereği
meraklıdır değil mi? Oğlu polis olacakken mafyaya katılan bir anne her fırsatta
oğluna "Neden" diye sorarken öyle olaylar gelişiyor ki bizim oğlan
herşeyi anlatmaya hazırken hem gazeteci kız hem de anne olayların gerçek yüzünü
öğrenmek istemiyor. Anlatacak oğlanı, annesi susturuyor. Daha bitmedi. Mafya
babasının en has adamlarından biri bizim oğlanın köstebekliğinden şüpheleniyor.
Bizim oğlanı ve polis müdürünü bir binanın çatısında görüyor. Ama nedense bu
anın akıllı telefonu ile fotoğrafını çekmiyor, hadi onu geçtim gördüğünü
telefondan Baba'ya bir sürü vakti olduğu halde iletmiyor. Ki bu has adam o kadar kişi arasından bizim
oğlandan şüphelenen tek kişi. Yani o kadar akıllı. Ama ne hikmetse nutku tutuluyor kimseye birşey diyemeden vefat
ediyor.
Sanırım ne demek istediğimi
anladınız. Hipnozdaki gibi yukarıda anlattığım iki durum maalesef beni birden
diziden "uyandırdı". Tatlı İntikam (daha önceki yazımda bahsetmiştim) dizisinde
olduğu gibi. Bu da demek oluyor ki kendime yeni bir dizi bulmalıyım. Önerilerinizi
bekliyorum. Kendinize çok iyi bakın.